Külünk; "Atfedilen bu önem bazen varoluş bazen kurtuluş mücadelesi olarak ortaya çıkmış, meydana geliş süreçleri ve sonuçları bakımından değerlendirildiğinde önemli tarihsel gelişmeler ve siyasi olarak büyük ölçekli sonuçlar doğurmuş olan olaylar böylelikle devletlerin ve milletlerin zihnine kazınmışlardır. Her yıl Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, Anadolu’nun bağrından çıkardığı ve bu vatanın milli duygularla beslenmiş vefakâr evlatlarını andığımız 30 Ağustos tarihi devletimiz ve milletimiz açısından bu anlamda bir zafer nişanesi olarak milli tarihimizi zenginleştirmektedir. Dünya tarihinde eşine az rastlanır bir müdafaa ve direniş örneği olan Millî Mücadele dönemine (1918-1923) bakıldığında başından sonuna dek bir milletin ortaya koymuş olduğu bağımsızlık duruşunun her bir engel karşısında daha da hiddetlenerek ve kuvvetlenerek ne denli güçlü bir maneviyatla tezahür edebileceğini işgal kuvvetleri başta olmak üzere bütün devletler ve milletler görmüş, bu direnişle aziz Milletimiz dünya arenasında öncesinde olduğu gibi saygın konumunu bir kez daha korumuştur.” 

Külünk; “Zaferleri büyüten, coşkusunu, hikayelerini ve mirasını sonraki nesillere aktarılmasını sağlayan zaferin büyüklüğüdür. Anadolu topraklarının işgalci devletler tarafından zapt edildiği, dahilde ve hariçte kurulan zararlı örgüt ve cemiyetlerin her türlü kargaşalığa zemin hazırlayabilecek sosyal, siyasi ve iktisadi planlarını devreye soktukları bir dönemde Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının aziz Milletimizle birlikte yürüyerek Anadolu topraklarından savuşturdukları yabancı güçlerin her birine verilen mesaj bu toprakların Türk toprağı olduğu ve dün olduğu gibi bugün de Türk toprağı olarak kalacağıydı.”

“İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Ermeniler ve Yunanlılar tarafından doğuda, batıda, kuzeyde ve güneyde devletin topraklarının işgale maruz kaldığı bu dönemde Anadolu’nun içerisinde başlayan direniş hareketlerinin tek bedende vücut bulduğu Millî Mücadele hareketi her safhasıyla aziz Milletimizin göstermiş olduğu feraset, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının gayretleriyle birlik ve beraberlik içerisinde bir zafere dönüşmüştür. Anadolu’da fikir birliğini sağlamak ve Milli güçleri birleştirmek adına düzenlenen Birinci Kars Kongresi (14 Kasım 1918), Erzurum Kongresi (23 Temmuz-7 Ağustos 1919), Sivas Kongresi (4 Eylül-12 Eylül 1919) ve bu kongrelerin yanında 1919-1920 yılları arasında düzenlenmiş olan diğer kongreler (Ardahan, Kars, Trabzon, İzmir, Balıkesir, Nazilli, Alaşehir, Muğla, Edirne, Lüleburgaz, Afyon, Pozantı) esasında bir Milli mücadele hareketinin idaresi ve tanziminin temelini inşa etmenin meşakkatini göstermektedir. Düşman kuvvetlerinin memleketin dört bir yanını sardıkları ve Anadolu halkını umutsuzluğa sürüklemek adına katliamlara ve vahşet senaryolarına maruz bıraktıkları, sosyal yaşamın her noktasında özgürlüğü kısıtlayıcı ve manda ve himayeci fikirlere taassubu artıracak propagandaların toplumun her katmanına işlendiği bir dönemde aziz Milletimizin bağımsızlığa olan tutkusu Mehmet Akif’in dediği gibi “bu hayasızca akın”ı durdurmaya yetmiştir.

Millî Mücadele döneminde yaşadıklarımızın benzerlerini geçmişte de yaşamış bir Millet olarak bugün de benzer tehditlerin var olduğunu ve gelecekte de var olmaya devam edeceklerini göz önünde bulundurmalıyız. Nitekim Türk tarihi açısından bir kırılma noktası teşkil edecek kadar önemli olan böylesine önemli gün ve tarihlerin zihinlerde her daim taze ve diri tutulması gerekmektedir. Bu sayede ancak devletimizin ve Milletimizin bugünü ve geleceğinin çıkarları doğrultusunda birlik olabiliriz. İnsan olarak doğamız gereği farklılıklarımız olduğunun bilincinde olmakla birlikte söz konusu vatanın bölünmez bütünlüğü olduğunda bir arada olma gayreti göstermemiz bir tercihten çok zorunluluktur. Zira Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ve onların gayretlerine gayretleriyle karşılık vererek dahilde ve hariçteki yabancı unsurlar ve bu yabancı unsurların işbirlikçilerinin ocaklarını başlarına yıkan aziz Milletimizin Millî Mücadele döneminde sahnelemiş oldukları birlik ve beraberlik yakın tarihimizdeki en önemli örnek olmanın yanında gelecek vizyonumuza da bir yol haritası çizmektedir. Geleceğe ulaşmanın ve geleceği yakalamanın anahtarının birlik ve beraberlikten geçtiği bir yol. Kahramanlarımızın ruhları şad ve onların bize miras bıraktıkları 30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun.”

Editör: Haber Merkezi