Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Şervan Gökhan, hastaların sınırsız şikayet etme hakkının suistimal edildiğini söyleyerek SABİM şikâyetlerinin maksadını aştığı ve bu kurumun revize edilmesi zorunluluğunun ortaya çıktığı söyledi.

Gökhan, sağlık kuruluşlarından hizmet alanların memnuniyet bekleyen müşteri moduna dönüştürüldüğünü belirterek tüm sağlık sisteminin, emre amade kendilerini beklediğini düşünen bir kitle bulunduğunu kaydetti.

Şervan Gökhan, sağlıkta şiddetin anotomisini çıkardı. Şikayet etme kültürünün içselleştirilmediği toplumlarda bu hakkın istismar edildiğine dikkat çeken Gökhan, SABİM'in revize edilmesi gerektiğini kaydetti.

İşte Gökhan'ın açıklamalarından bazı satır başları;

"Bu durum hekimler üzerinde ciddi bir psikolojik baskı oluşturmakta ve aynı zamanda hekimin toplum gözünde olabildiğince dokunulabilir bir meslek grubunun mensubu olduğu izlenimini vermektedir. Bu cümleden hekimlerin şikâyet edilemez olduğu ve yaptığı işlemler nedeniyle sorumsuz olacakları anlamı çıkarılmamalıdır ancak SABİM şikâyetlerinin maksadını aştığı ve bu kurumun revize edilmesi zorunluluğunun ortaya çıktığı açıktır.

Memnuniyet bekleyen müşteri modu

Popülist söylemler sonrasında hasta gibi değil de memnuniyet bekleyen müşteri modunda, emre amade bir şekilde tüm sağlık sisteminin kendilerini beklediğini düşünen bir kitle söz konusudur. Hastanelerde sıra bekleyen onlarca insandan tutun fiziksel imkânlara kadar hayatın gerçekleri ile karşılaştıklarında dünyaları başlarına yıkılan bu kitle, öfke ile hareket etmeye başlayıp bu öfkelerini çalışanlara yöneltmektedir. Yapılan birçok çalışma şiddetin kamu sektöründe, özel kurumlardan daha fazla olduğunu göstermektedir. Bunun en büyük nedeni ise popülist söylemler sonrasında bu söylemlerden etkilenen insanların kendilerini sağlık kuruluşlarının ve dolayısıyla da hekimlerin sahibi gibi zannedip o şekilde davranmalarıdır. Bir süre sonra bu yaşananlar hekimlerin tükenme sendromuna daha kolay girmesine, hasta ile hekim arasındaki ilişkide erozyona yol açmakta ve akabinde şiddete zemin oluşturmaktadır.

Medyadaki şiddet dili

Sağlıkta şiddetin ülkemizdeki en önemli nedenlerinden bir diğeri ise medyada bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde hekim karşıtı yayınların sıklığının fazla olmasıdır. Genel olarak medyadaki şiddet dili ve görseller şiddeti normalleştirmekle kalmayıp toplumun geneline yayılmasına da yol açmaktadır. Televizyon dizilerindeki hastane ve hekim sahnelerinde ciddi tıbbi danışmanlıkların alınmaması ve bu sahnelerin birçoğunda dizi karakterlerinin doktorlara karşı buyurgan bir dil kullanmaları, dizileri içselleştiren birtakım insanlarda bu dili kendilerine de hak görmeleri sonucunu doğurmaktadır. Yine hekim karakterlerin ön planda olduğu dizi ve filmlerde topluma verilen mesajlarda hekimlerin standartların çok üzerinde bir yaşam sürdükleri, pahalı arabalara bindikleri ve lüks evlerde oturdukları gösterilmekte ve hekimler toplumun ötekisi, bir nevi ‘biz ve onlar’ olarak resmedilmektedir. Gerçekte ise ülkemizde hekimlerin çoğunun yaşam standartlarının toplum genelinden farklı olmadığı hatta yeni mezun pratisyen ve asistan hekimlerin neredeyse yoksulluk sınırında yaşadıkları göz ardı edilmektedir. Dizileri seyretmeyip adeta yaşayan bir kitleye hekimler hakkında yanlış mesajlar verilmesi ve bu mesajların olduğu gibi kabullenilmesi, hekimlere karşı ciddi bir önyargı oluşmasını tetiklemekte ve hasta ile yakınları bu önyargılarını karşılarında gördükleri hekimlere yansıtmaktadır.