Ümraniye UKİD Sarı Saltuk Kültür Merkezi, Balkanlar’ın tarihsel mirası ve bölgenin günümüzdeki stratejik konumunu ele alan kapsamlı bir panele ev sahipliği yaptı.

UKİD Başkanı Zeki Çalışkan, konuşmasında derneğin uzun yıllardır sürdürdüğü kültürel ve sosyal faaliyetlere değinerek, “Gençlerin farklı coğrafyalara dair bilinç geliştirmesi ve dünyayı daha yakından tanıması için bu tür etkinlikleri çok önemsiyoruz,” dedi. Çalışkan, benzer programların artarak devam edeceğini belirtti.

Konferansta, Akademisyen Prof. Dr. Mustafa İsen, Osmanlı’nın bölgeye kazandırdığı kültürel ve yönetsel mirasın yanı sıra, modern dönemde ortaya çıkan siyasi ve ekonomik kırılmalar ile Türkiye’nin Balkanlar’daki rolü üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. İsen sunumunda, Osmanlı Devleti’nin yalnızca bir Anadolu devleti değil, kuruluşundan itibaren bir Balkan devleti olduğuna dikkat çekerek, “Osmanlı, Anadolu ve Rumeli olmak üzere iki kanatlı bir medeniyet projesiydi” ifadesini kullandı. Bölgedeki Osmanlı etkisinin yalnızca askeri fetihlerle sınırlı kalmadığını vurgulayan İsen, istimâlet yani gönül kazanma politikalarının kalıcı hâkimiyetin temelinde yer aldığını belirtti.

Osmanlı’nın Balkanlar’da uzun süreli varlık göstermesini sağlayan unsurlar arasında dinî özgürlükler, adaletli vergi düzeni ve sosyal garanti sistemleriyle desteklenen fetih ve istimâlet siyaseti öne çıktı. Bunun yanında, Sarı Saltuk ve Otman Baba gibi sufi önderlerin bölgenin İslamlaşmasındaki rolü ve sosyal-kültürel entegrasyonu hızlandıran vakıf yapıları da panelde değerlendirildi. Prof. Dr. İsen, ayrıca Osmanlı’nın yüzyıllar boyunca Balkanlar’da sağladığı barış ortamının bölgenin sosyo-ekonomik gelişimine büyük katkı sunduğunu ve bu sürecin medreseler, köprüler, çarşılar gibi yapılarla şehirleşmeyi desteklediğini ifade etti.

Dil ve kültür etkileşimine de değinilen panelde, Balkan dillerine 7 bine yakın Türkçe kelimenin girdiği ve bu dilsel birlikteliğin kültürel bağları derinleştirdiği belirtildi. Etkinlik sonunda Prof. Dr. Mustafa İsen, Osmanlı’nın ortak tarih bilinci ve çok kültürlü hoşgörü mirasına dikkat çekerek, “Bugün bu ruhu ekonomik ve kültürel bir birlik temelinde yeniden inşa etmeliyiz” çağrısında bulundu.