Türkiye Büyük Millet Meclisi, yeni yasama yılına başladı.

Açılış töreninde objektiflere yansıyan bir kare, gün boyu hem televizyon ekranlarında hem de sosyal medyada en çok konuşulan görüntü oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın salona girişiyle birlikte, farklı siyasi partilerin liderleri aynı karede yer aldı.

O fotoğrafta; MHP Lideri Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Yeniden Refah Partisi Lideri Fatih Erbakan, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu ve farklı görüşlerden siyasi parti temsicileri yer alıyordu.. Farklı görüşler, farklı dünya bakışları… Ama aynı çatı altında, aynı anda, aynı fotoğraf karesinde buluşan bir Türkiye manzarası.

Bu görüntü, siyasetin uzun süredir ihtiyaç duyduğu bir tabloyu hatırlattı: Yan yana durabilmek.
Zira ülke olarak bir süredir siyasetteki kutuplaşma, toplumu da ikiye, üçe bölmüş durumda. Fakat bu tür fotoğraflar, en azından “konuşabilme ihtimalinin” hâlâ var olduğunu gösteriyor.

Ancak herkesin aklındaki soru aynı:
Bu kare, gerçek bir uzlaşmanın başlangıcı mı, yoksa sadece protokol gereği verilen bir fotoğraf mı?

Cevabı zaman gösterecek elbette, ama önemli olan bu görüntünün arkasında bir siyasi olgunluk niyetinin bulunması. Çünkü Türkiye’nin artık kavgadan, suçlamadan, birbirini dışlayan dilden çok; sorunları masada çözebilen bir siyaset anlayışına ihtiyacı var.

Ekonomi, dış politika, göç meselesi, eğitim, yerel yönetimler… Bu alanların hiçbirinde tek başına hareket etmek kolay değil.
Toplum, artık “ben” değil “biz” diyen bir dil arıyor. O yüzden o karede Erdoğan, Bahçeli, Dervişoğlu, Babacan, Davutoğlu, Erbakan ve diğer liderlerin bir arada bulunması, sadece bir fotoğraf değil; Türkiye’nin demokrasi yolculuğunda umut veren bir an olarak tarihe geçmeli.

Birlik Dili Yerelde de Karşılık Bulmalı

Ankara’daki o fotoğrafın yerelde de bir karşılığı olmalı.
Çünkü demokrasinin gerçek sınavı, sadece Meclis sıralarında değil; belediye meclislerinde, il genel meclislerinde, mahalle toplantılarında veriliyor.

Bugün Çekmeköy’de, Ümraniye’de, Beykoz’da veya herhangi bir ilçede farklı partilerden seçilmiş yerel temsilcilerin aynı masa etrafında oturabilmesi, farklı görüşleri tartışabilmesi, hizmet için ortak paydada buluşabilmesi; demokrasinin en somut göstergesidir.

Kavga eden değil, el sıkışan siyasete ihtiyaç var.
Birbirine sırtını dönen değil, halk için yan yana gelen siyasetçilere ihtiyaç var.
Türkiye’nin en büyük sermayesi, farklılıklarına rağmen birlikte yaşayabilme iradesidir.

Fotoğraftan Öteye Geçmek

Bu yüzden Meclis’teki o kare, sadece bir “görsel” olarak kalmamalı.
Liderlerin birbirine selam verdiği, tebessüm ettiği o an, umarım siyasi hayatımızda yeni bir diyalog döneminin işareti olur. Çünkü artık toplum, “birlikte yürümeye” hazır.
Yeter ki yönetenler ve temsil edenler, halkın bu talebini duysun.

Fotoğrafın gücü geçicidir, ama verilen mesaj kalıcı olabilir.
Siyaset, bazen bir fotoğraf karesinde gizlidir — yeter ki o kareyi anlamlandırabilecek bir niyet olsun.